1)İlk aşama:Türkiye'yi ve Türkiyede'ki insanları birbirine düşürerek bunu bir iç sorun sayarak AB için uygun görmemek.
2)Yıllar sonra eğer Türkiye Avrupa birliği sürecine dahil olursa, ben size şimdiden söylüyorum İstanbul ve boğazları AB'ye alıp geri kalan bölgeleri birliğe almayacaklar.Bunun yanı sıra Doğu Anadolu'da da farklı bri devlet kurdurup oranın yönetimi yani Amerika'nın o büyük politikası "BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ"'nden bahsediyorum.
Bakın Yiğit Bulut Bu Konuda Ne Diyor;
Son bir haftadır Rusya’da neler olduğuna dikkat ediyor musunuz? 1999-2008 arasında petrolün 100 dolar sınırı aştığı dönemde değişen ‘Rus makro ekonomik’ göstergelerini izliyor musunuz? İran’a saldırı potansiyeli ile 200 dolar sınırına dayanacak bir petrol fiyatı ile Rusya’da ‘neler olabileceğini’ tahmin ediyor musunuz? Putin’in attığı imza ile ‘Rusya’yı küresel kan emicilere’ kapatmasına ve dün yeni devlet başkanının ‘Rusya, İsviçre olacak’ tezine dikkat ediyor musunuz?
Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu ‘görebiliyor musunuz’? Sevgili dostlar, yazdıklarımın ‘hepsine’ sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir ‘eksen kaymasının’ hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama ‘kafasını kuma gömen’ ülkemde, ‘Avrupa Birliği yalanından’ başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor.
Peki ne oluyor? Gayet basit ve net; yeni bir dünya düzeni ve yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. 2001’deki terör saldırısı sonrası değişen tez-antitez-sentez döngüsünde yani ‘diyalektik’ içinde senteze doğru kayıyoruz ve ‘Amerika-Ortadoğu kaynaklı İslami terör’ kurulumu yerini Amerika karşısında Rusya merkezli Rusya-Hindistan-Çin-İran döngüsüne bırakıyor...
Bu yapıya doğru kayarken son basamak ABD’nin İran saldırısı. Daha açık ifadesiyle; 1945 sonrası ortaya çıkan Amerika-Rusya diyalektiği, 1989 ile yerini ilk etapta ‘tek başına süper güç Amerika’ tezine bıraktıktan ve sonra Amerika-Ortadoğu diyalektiğine döndükten sonra başlangıç noktasına doğru yeniden evrim geçiriyor ve ortaya yeni bir süper güçler ‘kapışması’ çıkıyor. En ilginç noktada bu kapışmada Avrupa Birliği diye bir aktör yok ve asla olmayacak.
Peki Türkiye ne yapabilir ? Yapacağımız çok açık; bu değişimi, yeni diyalektiği anlamaya çalışmak ve 1945-1960 arasında denenen, Menderes ve arkadaşlarının "idamı" ile sonuçlanan sürece doğru hamleler yapmak...
Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu ‘görebiliyor musunuz’? Sevgili dostlar, yazdıklarımın ‘hepsine’ sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir ‘eksen kaymasının’ hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama ‘kafasını kuma gömen’ ülkemde, ‘Avrupa Birliği yalanından’ başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor.
Peki ne oluyor? Gayet basit ve net; yeni bir dünya düzeni ve yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. 2001’deki terör saldırısı sonrası değişen tez-antitez-sentez döngüsünde yani ‘diyalektik’ içinde senteze doğru kayıyoruz ve ‘Amerika-Ortadoğu kaynaklı İslami terör’ kurulumu yerini Amerika karşısında Rusya merkezli Rusya-Hindistan-Çin-İran döngüsüne bırakıyor...
Bu yapıya doğru kayarken son basamak ABD’nin İran saldırısı. Daha açık ifadesiyle; 1945 sonrası ortaya çıkan Amerika-Rusya diyalektiği, 1989 ile yerini ilk etapta ‘tek başına süper güç Amerika’ tezine bıraktıktan ve sonra Amerika-Ortadoğu diyalektiğine döndükten sonra başlangıç noktasına doğru yeniden evrim geçiriyor ve ortaya yeni bir süper güçler ‘kapışması’ çıkıyor. En ilginç noktada bu kapışmada Avrupa Birliği diye bir aktör yok ve asla olmayacak.
Peki Türkiye ne yapabilir ? Yapacağımız çok açık; bu değişimi, yeni diyalektiği anlamaya çalışmak ve 1945-1960 arasında denenen, Menderes ve arkadaşlarının "idamı" ile sonuçlanan sürece doğru hamleler yapmak...